İHA haber ajansından yer alan habere göre ; Aile, havaalanına götürüldükten sonra avukatlarının desteğiyle serbest bırakıldı. Almanya’nın Hamburg kenti civarındaki Pinneberg kasabasına bir buçuk yıl önce “depremzede” olarak özel bir izinle gelen Hataylı Arol ailesinin ikametgahına, sabahın erken saatlerinde polis operasyonu gerçekleştirildi. Havaalanına yönlendirilen beş kişilik aile, avukatlarının müdahalesi sonucunda uçaktan tahliye edildi. Mahkemeye başvuran aile bireylerinden, 19 Mart’a kadar Almanya’yı terketmeleri talep edildi.
İHA’ya açıklamalarda bulunan
8 yaşındaki üç çocuk babası Aykut Arol, 6 Şubat depreminin ardından Türkiye’de 3-
ay boyunca farklı illerde hayırseverlerin tahsis ettiği konutlarda ikamet ettiğini belirtti.
Daha sonra, Almanya’nın sunduğu “kolay vize” fırsatından yararlanarak, eşinin kardeşleri aracılığıyla bir davetiye temin ettiklerini belirten Arol, Eylül 2023’te Almanya’ya geldiklerini ifade etti; “Kayınbiraderlerim bize destek sağladı,” dedi.
Belirli bir süre boyunca onlarla bulunduk. Sonrasında bir konut edinerek bir süre o yerde ikamet ettik. O dönemde çalışamadığımızdan dolayı çeşitli zorluklarla karşılaştık.
Ondan sonraki aşamada, çalışma izni edinebilmek adına bir dizi girişimde bulunduk,” şeklinde ifade etti.
“8-10 polis, evimize baskın düzenledi.”
Eşinin yaklaşık 11 ay aradan sonra çalışma izni alabildiğini belirten Arol, gerekli belgeleri aynı dosya içinde sunmalarına rağmen, belgelerinin eksik olduğu iddiasıyla hem kendisine hem de oğluna çalışma hakkı tanınmadığını ifade etti.
Her şeyin düzene girdiğini düşündükleri bir anda, yabancı polisinden bir belge aldıklarını belirten Aykut Arol, “Ülkeyi terk etmemiz gerektiği bildirildi.” şeklinde ifade etti.
Bu duruma avukatımız vasıtasıyla itirazda bulunduk. 1 Şubat sabahı, polis tarafından bizimle görüşmek üzere bir randevu talep edmişti. O gün sabah saat 08.00’de bir randevumuz mevcuttu. Ancak o sabah, saat 06:30 civarında, yaklaşık 8 ila 10 polis memuru evimize bir baskın düzenledi.
Bize herhangi bir soru yöneltmeden, telefonlarımız dâhil tüm eşyalarımıza el koyup, malzemelerimizi bez torbalara doldurarak aceleyle Hamburg Havalimanı’na götürdüler. Orada yaşadığımız süreç pek de hoş bir deneyim olmadı.
Türkçe tercüman tahsis edilmedi. Almanca bilgimiz doğrultusunda kendimizi ifade etmeye gayret ettik. İtirazımızın neticesinde bir yetkili şahıs geldi. Olan biteni ifade ettik. “Avukatımızla görüşme arzumuzu ilettik,” dedi.
“Nüfus cüzdanlarımıza ve ehliyetlerimize el koydular,” diyen Arol, havalimanında kıyafetlerimizin çıkarılarak arama yapıldığını, “Eşyalarımızın hepsini didik didik ettiler,” şeklinde ifade etti.
Nüfus cüzdanlarımız ile ehliyetlerimize el konuldu. Yabancı polis tarafından atanan bir görevli aracılığıyla avukatımıza ve yakınlarımıza ulaşma imkanını elde ettik. Hukukçularımız, gerçekleştirdiklerinin yasal çerçevede bulunmadığını kendilerine bildirmiş ve mahkeme kararı aldırmışlardır. İki kez reddedildiğimizi ve katılımda bulunmadığımızı ifade etmişler. Mahkemedeki yargıçlar, bizim gitmeme hususunda bir karar almışlardır.
Uçakta otururken mahkemenin kararı doğrultusunda uçaktan ayrılmak zorunda kaldık.
Bize 19 Mart tarihine kadar bir süre tanındı. Bu süreçte, içtenlikle memleketimize dönmeyi arzuluyoruz. Hiç kimsenin bu duruma muhatap olmasını arzu etmiyoruz.
Bunları, bizim durumumuzdaki bireyler için bir ikaz niteliğinde ifade ediyoruz.
“Hayırseverlerin bizi unutmayacağına inanıyoruz,” şeklinde ifade etti.
Deprem gününü betimleyen Arol, “Evimiz harabe haline geldi,” Kendimizi kurtarmayı başardık. Eşim, ben ve küçük oğlum, kendi ikametgahımızdaydık. Diğer oğullarım, anneannelerinin yanında ikamet ediyordu. Ev yıkıldığında, ortanca oğlum enkazın altında mahsur kaldı. Oğlumu, enkazdan tam on saatlik bir süre sonra kurtarabildik. Kolunda hasar meydana gelmişti, ancak şu anda çok şükür durum iyi. Son derece zorlu süreçlerden geçtik. “Birçok akraba, eş ve dostumuzu yitirdik” şeklinde ifade etti.
“Bizim kalacak yerimiz yok,” diyen Arol, Almanya’da elde ettikleri gelirlerin yalnızca temel geçim ihtiyacını karşılamaya yettiğini belirtti ve Türk topraklarında hiç dikili ağaçlarının bulunmadığını ifade etti.
Üç çocuk annesi Gülsüm Arol, yaptığı açıklamada, “Biz buradan ayrıldığımızda kalacak bir yerimiz bulunmuyor,” ifadelerini kullandı. Kayınvalidemin himayesine sığınacağız.
“Maddi destek talep ediyoruz,” Arol, Almanya’da yaşamın zorluğuna dikkat çekerek, “Almanya’da bir çiftin robot gibi çalışması durumunda, geçimlerini ancak sağlayabileceklerini” ifade etti.
Eşinizle birlikte çalışmadığınız takdirde, burada zorlanabilirsiniz. Burası, beklentilerimizi karşılamayan bir Almanya değil. Bu bölgedeki para, ancak birikim yapma şansı bulursan, yalnızca Türkiye’de değer kazanabilir. “Burada elde edilen asgari ücret, 1.600 ile 1.700 euro arasında değişmekte olup, yalnızca konut kirasını karşılayabilmektedir.” Aile üyesi 13 yaşındaki Berk Arol, “Bir buçuk yıl içerisinde Almancayı az çok öğrenmeme rağmen, yeni arkadaşlar edinme konusunda zorluk yaşadım,” şeklinde ifade ettti. Bu ortamda çocuklarla entegrasyon sağlayamadım. “Burada kalma fırsatım olsa dahi, Hatay’da eğitim almayı tercih ederim.” dedi.
Kaynak: IHA