Sayit Yusuf:   “Yeryüzünde bir Türk her nerede yaşıyorsa, Turan o coğrafyanın adıdır. Turan Türk’ün yaşadığı yerlerin tamamı demektir, Turan küresel anlamda Dünya’nın tamamı demektir.”

Sizi tanıyabilirmiyiz?

Sayit Yusuf:   Ankara Üniversitesi SBFUluslararası İlişkiler Bölümü mezunuyum. Önce Dış Ticaret Müsteşarlığında uzman olarak görev yaptım. 1993 yılında Başbakanlıkta Balkan İşleri Müşavirliğinde Balkanlardaki Soydaş ve Akraba Topluluklarına yönelik çalışmalarda bulunduk. 1996-2007 yılları arasında Başbakanlıkta Türk Dünyasıyla ilgili oluşumların içerisinde yer aldım. Bu sürede ilgili Devlet Bakanlarının zaman zaman Başdanışmanı, zaman zaman da danışman olduk. Çoğu kez aktif, siyasi konjonktüre göre bazen pasif olmak üzere Başbakanlıkta bu işleri yürüttük. 2016 yılına kadar Başbakanlık Müşaviri olarak görev yaptık.

2016 sonunda ise, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında Başkan Yardımcısı olarak göreve başladım.

Halen, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nda, özellikle kurumda ki görev dağılımı itibariyle Türkiye burslarından, yani uluslararası öğrenci hareketliliğinden sorumlu Başkan Yardımcısı’yım.

Bizim kurum olarak 3 ana faaliyet alanımız var. Birisi yurt dışındaki vatandaşlarımızın yani diaspora dediğimiz vatandaşlarımızın ve gelecek nesillerinin Türk kimliğiyle, Türkiye’yle, Türklükle, dinle irtibatlarını koruyacak ve güçlendirecek ana ülkeleri yani Türkiye ile aidiyet bağlarını koruyacak, faaliyetler yapmak. Bu bağlamda, yaşadıkları ülkelerde daha huzurlu, daha rahat yaşam sürmelerini sağlayacak, onların siyasal katılımlarına, insan haklarının gerektirdiği hak ve hürriyetlerinden yararlanmalarına destek verecek bir takım projeler hayata geçiriyoruz.

İkinci faaliyet alanımız, içerisinde Türk dünyasının da yer aldı soydaş, akraba toplulukları ve İslam dünyasının, yani gönül coğrafyası dediğimiz coğrafya ile tarihi, kültürel ilişkilerimizi koruyacak, geliştirecek faaliyetler yürütmek. O ilişkileri güçlendirmek, zenginleştirmek. Buradaki amaç, o coğrafyada yaşayan soydaşlarımızı ve akrabalarımızı, kendi kimliklerini geliştirecek, güçlendirerek, yaşadıkları coğrafyaya katkı verecek ve bu katkıdan istifade edecek konuma getirmek.

Türkiye’nin en önemli kamu diplomasisi faaliyeti, Türkiye Bursları markası altında uluslararası düzeyde öğrenci burslandırarak, ülkemizin üniversitelerinde eğitim öğretimlerini sağlamaktır ki bu da kurumumuzun üçüncü faaliyet alanıdır. Benim de sorumluluk alanım budur. Bu faaliyet Türk soylularla ya da Müslüman coğrafyayla sınırlı değil, dünyanın dört bir tarafından Türkiye öğrenci borçlandırılarak bir kamu diplomasisi faaliyeti yürütüyor. Şu anda Türkiye’de yaklaşık olarak yüz altmış ülkeden burslandırdığımız 15.000 civarında öğrenci mevcuttur. Bunların dilleri, dinleri, kültürleri, renkleri vesaire biri birbirinden farklı olabiliyor. Çoğunluk Türk dünyasından ama neticede Güney Amerika’dan da, Kuzey Afrika’dan da, Asya’nın en uzak köşelerinden de verdiğimiz burslardan yararlandırdığımız öğrencilerimiz var. Onların online başvurularını alıyoruz. Çeşitli sınavlar, mülakatlar, denemeler sonunda onların tercihlerine de bağlı olarak Türkiye’deki üniversitelere yerleştiriyoruz. Her yıl ortalama 3.500 civarında öğrenci Türkiye’ye getiriyoruz. Bu arkadaşlarımız Türkiye’de üniversitelerde öğrenim görüyorlar. Mezun olduktan sonra ülkelerine dönerek ülkelerinin kalkınmasına, gelişmesine katkı sağlıyorlar. Ve en önemlisi Türkiye’yle ilişkilerinin gelişmesine katkı verecek nesiller yetişiyor. Tabi ülkelerine dönen bu arkadaşlarımız aynı zaman Türkiye’nin kendi ülkelerinde ki gönüllü elçisi oluyorlar.

Türk dünyası Turan devletleri deyince aklınıza ne geliyor? Turan deyince aklınıza ne geliyor, bize anlatırmısınız?

Sayit Yusuf: Turan sözü bizim literatürümüze çok eskiden girmiştir. Evet, Turan bir coğrafyanın adıdır, Türklerin yaşadığı coğrafyanın adıdır. Ama benim anladığım Turan, yeryüzünde bir Türk her nerede yaşıyorsa, Turan o coğrafyanın adıdır.

 Turan Türklerin yaşadığı yer demektir, bir manada Turan Dünya demektir. Bizim Turancılıkdan anladığımız coğrafi bir birlik, birliktelik, yani ülkelerin arasındaki sınırların kaldırılıp, tek bir devlet çatısı altında buluşabilmek değildir. Nerede bir Türk varsa onun yaşadığı yerde rahat ve huzur içerisinde hayatını sürdürmesini sağlamaktır.

Bir Türk topluluğu, dünyanın neresinde yaşıyorsa yaşasın, huzur içerisinde yaşayabiliyorsa, eğer bir ayrımcılığa, bir haksızlığa, bir dışlanmaya, bir ötekileştirmeye maruz kalmıyorsa, kimliğini, kültürünü yaşayabiliyorsa, yaşadığı ülkenin mevzuatına da saygılı, kanunlarına saygılı olarak yaşamını sürdürebiliyor o ülkenin kalkınmasına da katkıda verip zenginliğinin nimetlerinden istifade edebiliyorsa Turan gerçekleşmiştir diye düşünüyorum.

Ama tarihte Turan birliğinin coğrafi anlamda sağlandığı dönemler olmuştur. Örneğin Göktürkler ve Timur dönemleri vardır. Tarihte iki kere Türk Birliği sağlanmıştır. Günümüz şartlarında Türk Birliği anlam olarak tam karşılığı Turan olmuyor. Türkler günümüzde dünyaya yayıldı.

Türklük denince ne algılıyorsun?

Sayit Yusuf: Mazlumun yanında olan, zalimin karşısında duran, bütün insanlığı yaratandan dolayı seven bunun gereği insanların şerefli bir şekilde yaşayacak bir ortama kavuşması için mücadele eden; tarih boyunca dik durmuş ama dinlenmemiş, gittiği yere medeniyeti götürmüş, ama Türkçe denen bir dili de kullanmış en kadim ulustur demiş. Medeniyet tarihinin kaydettiği en yüce vasıflara sahip milletin ve etnik kimliğin adıdır Türk. Sosyolojik olarak tarih boyunca birlikte yaşadığı ve birbirine benzeştiği farklı etnik kimliklerin de ortak adıdır Türklük. Türk toplumuna, etnik bir soydan gelen, çok çeşitli boylara mensup, çeşitli coğrafyalara yayılmış insan topluluğu toplulukları diyebiliriz.

Türk ulusu yeryüzünde olmasa idi, insanlığın da olmayacağı bir gerçek.